Hayatım boyunca bacakları değil de, elleri boynuma dolanan bir kadın aradım.

Dünya harabeye dönerken biz aşık olmakla uğraşıyoruz.

Hey! Sizi pislikler! Ben hala buradayım!

Önceden sağır ve kör müydüm, yoksa insan, karşısındakinin gerçek yüzünü görmek için felaketin keskin ışığına mı ihtiyaç duyuyor?

Aşk bitince geriye dünyanın en hüzünlü hikayesi kalır.

Sürekli olarak yanlış adama, yanlış zamanda ve yanlış yerde aşık olma gibi bir yeteneğim var.

İşte böyle başardım; geri dönüş için hiçbir şey bırakmadım.

Bir kadınla evlen, Younes. Onu çok sev. Hayatta nasıl yapılacağını bildiğin tek şeymiş gibi. Ve aklından çıkarma, bir kadın sana sevgisini verirse, tüm yıldızlara dokunabilirsin.

Bir şeyin güzel olması için olağanüstü olmasına gerek yok, sıradan şeyler de güzel olabilir.

Çözmesi 2 dakika sürecek bir labirent çizmek için 1 dakikan var.

Sevgiyle güzelleşmeyen insanlardan kork Mathilda, onları hiç bir şey mutlu edemez.

Aşk mı bu? Bir daha aşkla asla dalga geçmeyeceğim. Öyle acılı bir şey ki bu, insan bu yüzden ölebilir.

Bir hayata mal olan özgürlük, özgürlük değildir. Bir özgürlüğe mal olan hayat da hayat değildir.

İnsanların sahnede yaptıklarıma inandıklarını düşünürsek, alkışın yerini çığlık sesleri alacaktır.

Önceden neler olacağını bilmediğinden seçim yapamıyordu, şimdiyse neler olacağını bildiği için seçim yapması imkansızlaştı.

Günaydın. Olur da görüşemezsek iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler!

Atla suya dedim, atladı. Hiç yüzme bilmiyordu. Onu çıkarana dek neredeyse boğuluyordu. Onu çekip sudan çıkardım diye bana öyle minnet duydu ki atla diyenin ben olduğumu hepten unutmuştu. İşte ondan sonra onunla hiç dalga geçmedim.

Öldürme yetkisine sahip olup da öldürmüyorsan güçlüsündür.

Ertelenen umutlar kalbe zarar verir.

Açlık, kendin hakkındaki bütün bildiklerini değiştirebilir.

Her gece uyumadan önce,en son konuştuğum kişi olmanı seviyorum.

Kaybeden kimdir biliyor musun? Gerçek kaybeden, kazanamamaktan çok korkan insanlardır. Onlar denemezler bile.

Kim olduğunu ve ne istediğini bilirsen, olayların seni üzmesine daha az izin verirsin.

İnsanlar bunu her gün yapıyor. Kendileriyle konuşuyor, hayallerindeki gibi olmak istiyorlar. Ama cesaretleri olmadığı için eyleme geçmiyorlar.

Vakit varken tomurcukları topla. Zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir.

Hiçlik, ölmeden yok olmak mıdır, yoksa yok olmadan ölmek mi?

Ah! cezaevi öyle bir rezil bir yer ki, burada güzel olan her şeyi kirleten bir zehir var. Bir kuş görüyorsunuz kanadında çamur var, bir çiçek koparıp burnunuza yaklaştırıyorsunuz pis kokuyor.

Bende resmi bile yok. O sadece hafızamda.

Bir evi, ev yapan şeyler; bir sokak, bir şehir ya da tuğla ve harç gibi yapay şeyler değildir. Ev, insanın ailesinin olduğu yerdir.

Ormanın kralı olmayı arzuluyorsanız kral gibi davranmak yetmez. Kral olmanız gerekir.Bu mesele şüphe götürmezdir. Zira şüphe kaosu, kaos da kişinin sonunu getirir.

Hiç sormadın ama pişman olduğum üç şey var; Hazırdım, Seni seviyordum, Herkese meydan okuyabilirdim, önüme çıkan herkese.

Hayat bazen çok karmaşıktır. İşin güzel tarafı basitliğinde saklı. Eğer olan çok karmaşıklaşırsa, yanlış gidecek şeylerin sayısı da artar.

Başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır.

Hayatlarımız sadece bize ait değil. Beşikten mezara kadar, diğerlerine bağlıyız, geçmişten geleceğe. İşlenen her bir suç ve yapılan her iyilik geleceğimizi yeniden belirler.

Biliyorum bir gün gideceksin. Gözlerinde uzak rüzgârlar esiyor. Ama bugün, bugünü bana ver sanki son günmüş gibi.

Eğer hiç uyumuyorsan, en kötü kabusundan nasıl uyanacaksın?

İlişkimiz kolay olmayacak. Gerçekten zorlu olacak ve buna her gün katlanmak zorunda olacağız. Ama ben bunu istiyorum. Çünkü seni istiyorum. Senin tamamını sonsuza dek istiyorum.

Korkmuyorum, ne kadar acı çekersem o kadar seviyorum. Tehlike sadece aşkımı arttırıyor. Onu belirginleştiriyor, kesinleştiriyor.

Eğer yaşama sevincinin esasen insan ilişkilerinden kaynaklandığını düşünüyorsan, yanılıyorsun.

Sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz.

Bir hiç olmak çok üzücüdür beyler. İnsanlar hep aranmak ister, dinlenmek ister, hayatta bir kez de olsa önemli olmak ister.

Tanrı’nın istediği iyilik mi yoksa iyiliği seçebilme şansına sahip olabilmek mi? Kötülüğü seçen biri gerçekte iyiliğe zorlanan birinden daha mı geçerli Tanrı’nın gözünde?

Eğer iyiliğin bir nedeni varsa, o artık iyili değildir; eğer iyiliğin bir sonucu, yani ödülü varsa yine iyilik değildir. Demek ki iyilik, neden ve sonuç zincirinin dışındadır.

İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.

Beni rahat bırakın, bırakın bir gece olsun, yastığımı gözyaşlarımla ıslatmadan, gözlerim yanmadan ve ağrımadan, kafamın içine çekiçle vurulmadan, rahatça uyuyayım! Bırakın gideyim, bütün bunlardan uzağa gideyim, hatta tercihen bu dünyadan çekip gideyim!

Her şey şimdiye kadar olduğu gibi devam edecek. Kötü olan daha kötü olacak. Böyle devam edecek ve bir gün son bulacak.

Özel biriyle birlikte olduğunu, çenesini kapatıp karşılıklı susabildiği zaman anlıyor insan.

Bir kadının hayatına en azından bir alçak girmedikçe, yetişkin bir kadın sayılamaz.

Ruhunuzda ne olduğunu görmek için galeriyi kurmadık, ruhunuz var mı diye görmek için kurduk.

Ben kendi işime bakarım.Kimseye zararım dokunmaz, peki elime ne geçiyor? Bela.

Sırrı arıyorsunuz ama bulamazsınız. Çünkü siz sırrı çözmek değil, kandırılmak istiyorsunuz.

Bu dünya ne kadar gizemli, bir gün ona aşık oluyorsun ve ertesi gün onu binlerce kez öldürmek istiyorsun.

Kabalık, bir korku ifadesidir. İnsanlar istedikleri şeyi elde edememekten korkar.

Bazı insanlar kaderin kendi aptallığımızın sonucu olduğunu söyler. Ben de benim kaderimi değiştirenin komşularımın aptallığı olduğunu söyleyebilirim.

Alabama’da bir bardaydım. İki kişi bana saldırdı. Bu ilk hatalarıydı. Bana bıçak çektiler. Bu ikinci hatalarıydı. Kullanmasını bilmiyorlardı. Yaptıkları son hata bu oldu.

- Neden gözün kapalı yürüyorsun? + Bütün yolları ezberledim. - Ama düşebilirsin! + Bütün düşüşleri de ezberledim.

Bedenlerimiz ruhlarımızın hapishaneleridir. Derimiz ve kanımız, tutsaklığımızın demir parmaklıklarıdır. Yine de korkmayın. Et çürür, ölüm her şeyi küle çevirir ve böylece ölüm her ruhu serbest bırakır.

İnsan dokunuşu, mutluyken bizi yakınlaştırır, korktuğumuzda bizi rahatlatır, tutkuluyken heyecanlandırır ve aşıkken sevdiğimizin bir dokunuşuna ihtiyaç duyarız, nefes almaya ihtiyacımız olduğu kadar. Ama ben o dokunuşun değerini anlayamadım, onun dokunuşunu, onu kaybedene kadar.

Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu; hayatın 'Sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir.

Hepimiz birer boş eviz, ta ki birisi kilidimizi kırıncaya dek.

Gülersen, bütün dünya seninle birlikte güler… ağlarsan tek başına ağlarsın.

Denedim. Pes etmeden önce, hiç olmazsa denedim. Bu da yeter!

Kendimi mi öldürsem yoksa bir fincan kahve mi içsem?

İki fare kaymak kovasına düşmüş. Birinci fare çabucak pes edip boğulmuş. İkinci fare ise hiç vazgeçmemiş. O kadar çok çırpınmış ki o kaymağı tereyağı haline getirmiş ve yüzeye çıkıp kurtulmuş.

Cahil kişilerin katı ruhlarından önyargıları silmek çok zordur. Önyargılar bu yüreklerde taşların arasındaki zararlı otlar gibi büyür.

Ayçiçeğini düşün, güneşe doğru eğilir. Fazla eğilmiş bir ayçiçeği ölmüş demektir. Servis yaparken şunu aklından çıkarma ki, sen bir köle değilsin. Hizmet büyük bir sanattır, tanrı en büyük hizmetkardır. İnsanlara hizmet verir ama insanların kölesi değildir.

Kendi kendime gelin güvey oldum ve kendimden başka kimseye zarar vermedim. Sırf bunu bilmek bile içimi rahatlatıyor.

Bu dünyada incinip incinmeyeceğine dair tercih yapma şansın yok ancak seni kimin inciteceğini seçebilirsin.

İnsanların öldüğü hiçbir dava haklı değildir.

Kibir. Benim en gözde günahımdır.

Makyajına ve yüzündeki boyalarına güvenme. Yollar da güzeldir ama altından kanalizasyon geçer.

Bir erkek her şeyini değiştirebilir. Yüzünü, evini, ailesini, kız arkadaşını, dinini, tanrısını, yine de değiştiremeyeceği bir şey var Benjamin, tutkularını değiştiremez.

Kendi kendimi kabul edecekmişim, olduğum gibi, bütün kusurlarımla. Çünkü kusurlarını kendin seçemezsin. Onlar bizim bir parçamız ve onlarla yaşamak zorundayız. Oysa arkadaşlarını kendin seçebilirsin ve ben seni seçtiğim için çok mutluyum.

Ama kalp içini doldurabileceğin bir kutu değildir. Sevdikçe büyümeye devam eder. Ben senin gibi değilim. Ama bu seni daha az seveceğim anlamına değil aksine daha çok sevdiğim anlamına geliyor.

Bir kadın hastane dışında hiçbir yere makyaj, elbise ve mücevhersiz gitmez.

Körler ülkesinde, tek gözlü adam kral olur.

Şu anda kendini yok etmeye çalışan bir dünyada yaşıyoruz.Böyle bir durumda sadece gözlerini kapatıp görmezden gelirsin..Kendini korursun.

Kalp boşsa beynin bir anlamı yoktur.

Görmeyi o kadar istiyordum ki, artık hayal etmeye bile cesaret edemez oldum.

Biliyorsun, eski Mısırlıların ölüm hakkında çok güzel bir inanışları var. Ruhları cennetin girişinde, muhafızlar iki soru sorar. Cevaplarına göre cennete ya alınırlar ya alınmazlar. ‘Hayatında neşe buldun mu?’, ‘Hayatın başkalarına neşe kattı mı?’

Bir gün öyle bir yağmur yağacak ki caddedeki bütün pislikleri temizleyecek.

İster güzel olsun, ister çirkin; ben namuslu bir adamım, görevim onu her zaman sevmektir.

Istıraptan korkmamanın tek ilacı ıstıraptır. Bu ateşi o ateş söndürür.

Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum.

Ben birisinden çok fazla hoşlandım mı onun adını kimseye söylemem. Onun kimliğinden bir parçayı başkasına teslim etmek gibi gelir bu bana.

Aman yarabbi! Sevmek bu muydu? Insanı sanki bir mengene içinde sıkıp sıkıp da birisinin ayakları altına ezik, bitik, can çekişerek atmak isteyen bu öldürücü şey, sevmek bu muydu?

Bir ilişkiyi kadın başlatır, kadın bitirir. Ama başlatan ve bitiren, aynı kadın olmayabilir.

Kabul edelim: yaşamlarımız sefil, yorucu ve kısa.

Hayatı hep ucundan, köşesinden yaşadım... Acım bana aitti, ama neşem çalıntıydı.

Artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece Tanrı bilebilir.

İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. Hele içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız.

Sonra yavaş yavaş mantığım değişti. Hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti. Vakıa bunlar bir günde olmadı. Hatta çok güçlükle ve adım adım oldu. Hatta çok defa bana rağmen oldu. Fakat oldu.

Oblomov, Ah yarabbi! Ne budala insanlar var! Evleniyorlar, diye içini çekti ve sırtüstü yattı.

Aşk hiçbir zaman pişmanlık duymamaktir.

Her şey ben ve benim düşüncelerimden ibaret olsa da bu dünyada yaşamak zevkli bir şey.

Bu devir, sıradan insanların en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir.

Sinema Film Radyo Tiyatrosu Oyun - Film ve Oyun

İçeriğe git
İçeriğe dön